Osmanlı’nın Attığı Toplar Kapı Önünde Süs!|Yük Taşıyan İki Türk Askeri Heykeli! | Lecce, Ortanto
Haddim olmayarak bu yazıyı bugün vefat haberini aldığım büyük usta Turgay Yıldız’a armağan ediyorum. Kendisini her daim hatırlayacağız. Ani ölümü ile bizi çok üzdü.
—
Lecce meydanına geldiğimizde saat 12:00’ye gelmek üzere idi. Saat tam 12:00 olduğunda meydanda bir opera duyduk. Her gün saat 12:00’de bir eser seslendiriliyormuş.
İtalya kıyılarında Türkleri ilgilendiren bir çok eser ve hikaye var. Lecce’de bazı Türk izleri buldum. Orada ikamet eden Pınar Hanım ve Bilge Hanım eşlik etti bize ve kendileri gösterdi. Şahane bir barok dönem mimari eseri olan kilisenin çatı kısmını sırtında tutan ve çatının ağırlığıyla ezilmiş görüntüsü veren iki Türk var. Elbette bu tarz eserlerin olmasını anlayabiliyorum. Osmanlı buraya çok sayıda sefer düzenlemiş. Büyük hadiseler yaşanmış.
Tüm Güney İtalya gibi Lecce’de de muazzam lezzetler var. Pınar Hanım ve Bilge Hanım ile birlikte içtiğimiz Lecce usulü soğuk kahveden (Badem sütlü – Caffee Salentino da deniyormuş) sonra muhteşem sandviçler yedik. Ardından Lecce’de bir tur atıp Otranto’ya doğru yola çıktık. Oğlumuz Roma ile sıcakta yürümek kolay değil. Henüz aşıları bitmediği için yere bırakamıyoruz. O yüzden Lecce’de çok kalamadık.
Otranto. Gedik Ahmet Paşa 1480’de Otranto’yu ele geçirdi ve atalarımız 1 yıl burada yaşadılar. Burada yaşanan savaşta kullanılan toplar ara sokaklarda bulunan binaların önüne süs olarak konmuş. Bu topraklara geldiğimde atalarımızın buralarda yaşadıkları mücadeleleri, sevinç ve üzüntüleri bizzat hissettim. Zaten merkeze girer girmez tabelada Acmet Pascia Restoran yazısını görünce heyecanlandım 🙂 Adeta 500 yıllık enerji havada asılı kalmış, orada nefes aldıkça bu enerjiyi içinize çekiyorsunuz.
Kalenin hemen yanında Ape ile turlar yapılıyordu. Biz de birine bindik ve yaklaşık yarım saatlik rehberli bir tur attık. (bu turlar 20 Euro’dan başlıyor, gezilecek yerlere göre rakam artıyor) Diego bizi hem gezdirdi, hem anlattı. Kendisi bana Gedik Ahmet Paşa’dan bahsederken “Benim adım da Ahmet ama meraklanma, burayı almaya çalışmayacağım” diye espri yaptım, gülüştük.
Tur bittikten sonra mozaikleri ile ünlü katedrale gittik. Roma kucağımdaydı. İtalya’da hemen hemen her kiliseye kucağınızda köpek ile girebilirsiniz.
Sonra denize yöneldik. Otranto’nun muhteşem bir denizi var. Dalga kıran kayalarla koy yer yer bir havuza dönüşmüş. Biz de cazibesine dayanamayıp mavi, yeşil renklerde berrak denize kendimizi bırakıverdik. Hafif dalgaların arasında kulaç atarken dahi burada yaşanan savaş sesleri kulağıma geliyordu. Denize düşen askerler aklıma geldi.
Akşam eve (bed and breakfast) döndükten sonra Polignano a Mare’ye gittik ve nefis bir akşam yemeği yedik. Restoranın ismini yazayım çünkü gerçekten ne yediysek çok lezzetliydi: https://g.page/casamiapolignano?share
Daha önce yazdığım yazıda belirttiğim, Türklerin denizden mağara içinden şehire çıktıkları yere duvar örmüşler. Fakat denizden gelen havanın bir kısmını açık bırakmışlar. Ayağınızı koyduğunuzda deniz havası yaklaşık 50 metre aşağıdan esiyor. Duvarda buradaki hikayeyi anlatan bir tabela var. Üzerinde “Türk Korsanları” kelimesi açıkça görülüyor.
İtalya’yı keşfetmeye devam ediyorum. Yarın Matera’ya gidiyoruz. Muazzam bir orta çağ kasabası. Bakalım neler keşfedeceğiz.