Roma Bileti Kimdir?

Merhaba, ben Ahmet Ebcim. 40 yaşındayım. Ocak 2019’da eşimin işi sebebiyle Roma’ya yerleştik. Yeni bir yaşama adım attık.

Roma Bileti fikri Roma’da yaşamaya başladığım ilk günlerde oluştu. İstanbul’da doğup büyüdüğüm için burada karşılaştığım bir takım ritüeller bana oldukça farklı geliyor. 15 yıllık profesyonel fotoğrafçılık deneyimim de buradaki bakış açımın şekillenmesinde rol oynuyor.

Roma ve Romalılar için rutin olan ama bizler için ilgi çekici olan şeyleri dijital dünyada Roma Bileti adı altında paylaşacağım. Blog yazılarının yanında Youtube, Facebook ve Instagram platformlarında eş zamanlı fotoğraf ve video paylaşımlar olacak.

Genel hatlarıyla Roma ile ilgili kısa kısa bilgiler veren, popüler yaşamı, kültür-sanatı barındıran detaylar ve yaşamsal ipuçları aktarmaya çalışacağım. Roma Bileti’ne art director olarak destek veren İnan Hüseyin Kuzel’e, çeşitli düzeltme ve revizeler ile destek veren Derya Aslan’a, özellikle metin düzeltmelerinde destek veren Çağlayan Ebcim’e, şu an logo çalışması yapan tasarımcı Cennet Şentürk’e, İtalyanca öğrenmeme uzaktan destek veren Hasan Topçular’a, tüm teknolojik konularda bana omuz veren Sadık Ünal’a ve desteğini her zaman büyük tevazu ile gösteren sevgili eşime şimdiden teşekkürler.

Roma Bileti, Roma’da erasmus yapacak olanlar, iş için gelmeyi düşünenler, tatil amaçlı Roma’yı ziyaret edecek olanlar için bir ön sunum niteliği taşıyabilir.

Hazırladığım konu başlıklarından bazılarını paylaşayım:

  • İtalyanların kahvaltı alışkanlıkları
  • Sokaklarda 7/24 akan tarihi çeşmeler
  • Metro, tramvay ve otobüslerdeki biletleme sistemi
  • Roma’da geri dönüşüm
  • Binaların dış görüntüsü ve içerden bakış
  • Et çeşitleri ve fiyatları

Liste uzayıp gidiyor. Blog yazılar yazdıkça mevcut konuların da derinlik kazanacağı, yeni konuların ortaya çıkacağına inanıyorum.

Bu kısa sürede karşılaştıklarımı bir özet yapıp ilk blog yazısına başlamış olalım.

İstanbul’daki konsolosluktan bu güne ilk izlenimim, İtalyan’ların yavaş hareket ettiği oldu. Bizim gibi tezcanlı değiller. ‘Hallederiz abicim’ yaklaşımları yok. Çok ağır kanlılar. Konuşmaya bayılıyorlar. Yeter ki sohbet edin. En sevdiğim özelliklerinden biri de gün içinde defalarca günaydın, teşekkürler, iyi günler diyorlar. Yolda birini tanımasanız bile göz teması kurduysanız mutlaka selam veriyorlar. Henüz kimseye gidip sormadım ama ortalama bir Romalının günde 4-5 fincan kahve içtiğini tahmin ediyorum. Bizler gibi kahvaltı alışkanlıkları yok. Bar denilen kafelerde işe gitmeden önce ayakta kruvasanın yanında kahve içiliyor ve güne başlıyorlar. Kruvasanların çoğu tatlı. Tuzlu kruvasanları yok. Barda çalışan arkadaşın capuccino hazırlığı yarım dakikadan az sürüyor. Bizde capuccino istediğiniz zaman bir ritüeller, bir süslemeler :)) Halbuki burada çay gibi muamele görüyor. Bu barlarda gündüz atıştırabilir, akşamları birer kadeh şarap içebilirsiniz.

Toplu taşıma noktalarında turnike yok. Kesinlikle bize göre değil. Orayı yıkarlar 🙂 Herkes genelde haftalık, aylık hatta yıllık bilet kullanıyor. Çok şanslıysanız görevli size biletinizi göstermenizi isteyebilir. En kısası 100 dakikalık biletler. Şayet 100 dakika geçerli olan biletlerden satın almış olup makineye okutmamışsanız 25 euro ceza kesiliyor. Düştüğünüz durum da cabası. Ben geçenlerde 1 aylık kart aldım. Hatta bugün başladı. 38 Euro verdim. Sonraki aylar 34 euroya yüklenebilecek. İtalyada şehir içi biletleme sisteminin detaylarına daha sonra detaylı bir şekilde değineceğim.

Roma için çok söylenmiş, çok meşhur bir söz: ‘Her yer tarih!’ Gerçekten de öyle. Tarihi yerleri görmek için özel bir yere gitmeniz gerekmiyor. Her sokak, her adım tarih. Oturduğunuz ev bile. Lafı daha fazla uzatmadan ilk blog yazısını noktalayalım. En kısa zamanda görüşmek üzere…

Videolu anlatım